20 Temmuz 2010 Salı

Nine Inch Nails!

Yazı başı notu: Ben aşağıdaki yazıyı 20 Temmuz 2009'da yazmışım. Rock'n Coke dönüşünde. Şu anda NIN şarkılarını dinliyorum yine. Ben bu grubu seviyorum. Canlı izleyebildiğim için de çok mutluyum. Bu sebepten o gazla yazdığım aşağıdaki yazıyı gram değiştirmeden buraya kopyalıyorum.


Nine
Inch
Nails

Başka söze gerek var mı? Bence yok!
Senelerdir bekliyorum. Beklediğime kesinlikle değdi. Hem de son turnede. Hiç izleyemeyebilirdim de. Çok şanslıyım valla:) NIN’in geleceği açıklandığında tamam dedim, işte bu süper bir haber, ötesi de yok. Bilet satışa açıldığı gün alamadıysam da hemen 2. gün aldım biletimi. Sahne önü biletimi de.
Tam 3 aydır gün sayıyorum. Son 2 gün kala da saatleri. Hele son 3 saat kala kalp krizi geçirmemek için kendimi zor tuttum. Bilumum gencin Rock’n Coke’a Linkin Park için geldiğini biliyorum ama inanın NIN için gelen de çok fazlaydı. Hatta resmen groupieleri de gelmişti, dünyanın dört bir yanından. Çoğunun şahane NIN dövmesi vardı.
Saat 22.00 olunca Sahne önü sırasında beklemeye başladım, bir yandan da derin derin nefes alıyorum. Kafamda kovboy şapkası. Resmen heyecandan midem ağrıyor. Uzun bi bekleyişten sonra demirle açılıyor ve sahne önüne giriyorum. En önde duruyorum. Herkes heyecanlı, herkesin yüzünde inanamazlık ve mutluluk var. Bende de tarif edemeyeceğim bir mutluluk var.
Saat 22.35 oluyor ve NIN sahnede! Allahım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum ve çok ciddiyim dalga geçmiyorum:) Ne hoş geldin, ne Hello Turkey, İstanbul gibi yapmacık hareketler. Hiç bişey yok! Trent artizlerin Allahı olduğu için geliyor, çalıyor, bizi mahvediyor ve gidiyor. Giderken de bişey demedi, zaten erken bittiği için gittiğine de inanamadık, uzun bi süre bakakaldık.
Böyle bir performans yok! Böyle bir ses yok! Böyle ışık gösterisi yok!( Tool’un hakkını yemeyeyim ama bu da şahaneydi). Trent 3 kere mikrofon ayaklığını fırlattı, klavyeyi yere attı, oraya buraya tükürdü, mikrofonu bi ara seyirciye attı. Manyak ya! Şu dakika hala inanamıyorum Trent’i canlı ve 5 metre uzaktan izlediğime. Göz göze de geldim kendisiyle tabi abartıyor da olabilirim ama düşüncesi bile yeter bana.
Closer çalmadılar ama olsun. NIN’i ilk ve yüksek ihtimalle son kez dinledim. Bu bana yeter de artar bile. Tüm konser sırf Trent’i izlemek için sakin kalmaya çalıştım ama hastası olduğum The Hand That Feeds çalınca yerimde duramadım, koptum resmen koptum. Bittiği zaman titreyerek çıktım sahne önünden.

Kısacası Nine Inch Nails’i şu güne kadar dinlemediyseniz, en azından dinlemeye başlayın. Canlı dinleme şansını kaçırdınız artık:)

Benim için çok önemli olan bu grubu ve Trent’imi canlı canlı izlediğim için dünyanın en mutlu insanı benim artık!

2 yorum: