27 Temmuz 2010 Salı

Deftones Konseri

Aşağıda az sonra okuyacağınız not İnsanoğlu Kuş Misali serisinin ilk yazısıydı. 14 Temmuz 2007'de yazmışım daha doğrusu bir yere yazmışım. Mutlaka daha önce yazmış olmalıyım. Neyse Deftones konseri 24 Haziran 2006 tarihindeydi. İlk çılgınlık denemelerimdendir o konsere gitmek. Yazıya hiç dokunmadım. Konserle ilgili çok şey yazmamışım. Konser şahaneydi, benim için en önemli anıların başında geliyor. Tekrar izlemeyi çok istiyorum. Hala Chino Moreno hastasıyım. Chi o zaman iyiydi, şu an hala komada. Deftones yoluna onun ve bizim için devam ediyor. O nedenle çok mutluyum. Umarım Chi de uyanır. Her şey eskisine ama daha sağlam ve daha güzel devam eder. Öyle işte. Alın hatta bunu dinleyin bir yandan.

http://fizy.com/s/1an666

İnsanoğlu Kuş Misali-1 : Deftones Konseri

İstanbul’a Giriş Dersleri 101

2 kız sabahın 6.30undaki İstanbul arabasına binmek üzere, saat 5 de uyanırlar. Daha doğrusu Gonca uyanır, kahvaltıyı hazırlar ve Sinem’i uyandırır. Zaten gece 3’te uyudukları için uykudan ölmektedirler ama Deftones işte uyanmak lazım. Neyse hazırlanırlar, sırt çantalarını takarlar ve otogara giderler. Fakat şöyle bir ayrıntı var bu iki salak İstanbul’u hiç bilmemektedir, dolayısıyla nerede ineceklerini de:) Muavin sorar neresi diye, valla bilmiyoz biz de diye bir cevap alır. Yedikule Zindanları nerededir:) Adam da bilmez, neyse siz Esenler’ de inin oradan bulursunuz der. İyi bakalım diyip 6 saatlik yolculuk başlar. Bu ikisi pür dikkat yolları incelemektedirler. Adapazarı’nda mola verilir baya güzel bir yerdir, fakat tabi tipler pek normal olmadığı için millet garip garip bakar bizimkilere.(birinin saçı lacivert birininkinin morumsu).Velhasıl kelam İstanbul’a varılır, hatta Esenler’ e de gelinir, eveeeet nerdeyiz bilmiyoz, nereye gitcez onu da bilmiyoz diyip, millete Yedikule niree diye sorulur. O sırada bir tane daha kızcağız da bizimkiler gibi aranmaktadır. Bunlar hemencecik kaynaşırlar. Önce metroylan bir yere, ordan da mavi trenle Yedikule’ye gelirler. Bu arada Gonca ve Sinem hala nasıl kaybolmadıklarına inanamaz halde yürürkene zindanları görürler. Heyoo diye bağırırlar bu arada saat 13.00 sularıdır ve kapılar kapalıdır, deli gibi sıra vardır. Bilet gişesinde de kredi kartı geçmiyordur, aha sıçtık der Gonca zira biletleri yoktur ve nakit para sıkıntısı kol geziyordur. Toplam 150 milyonları vardır ve biletler de 50 milyondur. Kadere razı olunur ve 100 kaat bayılırlar küfrede küfrede (küfretme işini Gonca yapar, Sinem masumdur:)) Bu zavallıcıklar açlıktan da ölmektedirler bir yandan fakat Yedikule de öyle bir yerdir ki anca meyhane var. Neyse yürüye yürüye bi kebapçı bulup, bi güzel tıkınırlar. Plan yaparlar, 50 milyon kaldı napacaz diye. Allah kerim diyip alana geri dönerler ki kapılar açılmış, erken gelenlerin hepsi gölgeleri kapmıştır. Bizim kızlar da bir oraya bir buraya bakınaraktan keşfe çıkarlar. Bilumum tanıdık çıkar, konuşulur, eğlenilir, dedikodu yapılır:)

Deftones Konseri

2 adet amatör grup ki biri Gabrieldi, ötekini hatırlayamıyorum şimdi:), sonra Çilekeş, Dorian, Katatonia çıkar. Bu süre zarfında Gonca, yok yok Deftones yok aslında çıkmazlar; yok canım Chino burada mı şimdi diyerekten saçmalar. Fakat saatler 22.00’ı gösterdiği anda Deftones sahnededir. Herkes şoktadır, Passenger girer ki ilk şarkı olarak , Gonca kalp krizinin eşiğindedir .Ardından My Own Summer’da artık kalp krizi farz olmuştur zira Gonca’nın en sevdiği şarkıdır kendileri. Konser 2 saat mi ne sürer süperdir, bu arada tekrar bekliyoruz efendim bu kesmedi:) Konseri anlatmayayım çok, göremeyenler üzülmesin :p Neyse eee konser bitti napıcaz ne kalcak yer var ne para var derler, Sonra da bari merkezi bi yere gidelim de sabaha kadar bekleyelim derler çünkü Eskişehir arabaları belli saatlerdedir. Konser alanından bilumum yerlere minibüs kalkıyordur. Gonca kızımız görevliye sorar bizim merkezi bi yere gitmemiz lazım, neye binicez diye. Bu arada sadece 10 milyonlarının kaldığını da belirtmek isterim. Harap ve bitaptırlar, İstanbul bizi yiyecek diye beklemektedirler:) O sırada arkadan bi ses ‘nereye gidiyorsunuz Goncaaanım’ der, Gonca ve Sinem şok içinde dönerler. Gonca’nın kuzeni Derya Abi(o günden beri kahramanımızdır kendisi:)) Gonca kuzeninin boynuna atlar, bu kadar sevindiğini de hatırlamaz. Derya Abi de arkadaşlarıyla gelmiştir ve onlarda kalacaktır. Neyse uzun lafın kısası Derya abi bu salakları alır giderler eve. Salondaki çekyat açılır, herkes yorgundur zaten, hemen uyur millet.(Burada bir dip not vermek istiyorum: ağır uyku sorunu olan Gonca, hayatında ilk defa yastığa başını koyarken uyumuştur.) Sabah olur, artık dönüş vaktidir. Derya ağabeyin içi rahat etmez ama önemli bi buluşması vardır, kızlara otogara gidecek otobüslerin yerini tarif ederler ve ayrılırlar.

İstanbul’dan Kaçış

Bu kızlar geze geze bulurlar otobüse binerler, pür dikkat izlerler çevreyi. Vay be İstanbul yendik lan seni zuahahha modunda otogara doğru ilerlerler. 2 saat sonraya bilet bulurlar, hemen alırlar. Açlık gene öne çıkar, otogarda bi dönercide bi güzel yemek yerler. Sonra gezinirken onu görürler: Carrefour:) Koşuuuun diye dalarlar oraya ve Gonca’nın hiç görmemesi gereken şeylerden vcd ve dvdleri görürler. Gonca Sinem’den kaçıp filmlere dalar. Neyse 5 tane vcd, 2 tane de su ile Carrefour’ dan kurtulurlar. Otogara geri dönerler, otobüsleri de gelmiştir. Gonca gazete alma bahanesiyle yoğurt aramaya çıkar, Sinem’ e çikolata.(Sinem’in çikolata, Gonca’nın da yoğurt krizleri pek bi meşhurdur:)) Kolalı jelibon ve 2-3 gazeteyle geri döner Gonca otobüse ve geri dönüş başlar. Eskişehir’ e vardıklarında yorgunluktan ölmektedirler ve hala Derya abiye dua etmektedirler. Ama Deftones dinlenmiştir en önemlisi de budur:)


Bu hikayeden çıkarılacak dersler:
1-Konser biletini önceden al.
2-Kalacak yerini ayarla.
3-Nakit paran bol olsun.
4-İstanbul’dan kork ama seni yutmasına izin verme. Kaybolmuyorsun ilginç bir şekilde.
5-Arada risk almak iyidir.
6-Deftones süper bir gruptur.


Gonca

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder