27 Ekim 2012 Cumartesi

Güneş mi Kemik mi?

Selam.
Eskişehir Barlar Sokağı'nda çok sevdiğimiz 'sarhoş' bir abimiz vardır, Recep Abi. Bilen bilir, bilmeyenler için herkesin sevdiği, onun da güneş gibi sevdiğini söyleyebiliriz.
O güneş gibi severken, insan gibi sevmezken ne dediğini aşık değilseniz anlamayabilirsiniz. Ben de anlamamıştım. Sonradan anladım.
Şimdi insani ölçülerde sevmenin ötesine geçtim, döndüremiyorum kendimi. Gerçi döndürmeyi istediğim de yok zaten.
Kadınlar babalarına, erkekler annelerine düşkündürler teorisinin de doğruluğuna kefil olabilirim. Babamı o kadar çok seviyorum ki, gittim ona benzeyen bir adam buldum.
Her şeyin, herkesin boş geldiği, boş bir hayatı seçmeme ramak kalmışken gelen bir güneş gibi. O kadar seviyorum.
Şimdi onsuz uyumak bile zor geliyor. Kollarının sıcaklığını, nefesini duymadan. Gece ayrı yatsak bile sarılmadan.
Ayrı şehirlerdeyken -ki neredeyse ilişkimizin çoğunda öyle oluyoruz- o mesajı okumadan. (Buradan da WhatsApp'ı yapan adamı öpüyorum.)

Yazı çok dağınık oldu değil mi? Ben de biraz öyleyim. Yeni yeni alışıyorum düzene.

Bildiğim bi'şey var ama. Bütün kemiklerimle seviyorum.