Selamlar.
50.
Altın Portakal Film Festivali ödülleri verildi. Genel olarak ödüller
sahiplerini buldu ve hep tahmin ettiğimiz filmler ve oyuncular aldı. En
İyi Film Ödülü iki filme gitti, sadece onlar biraz hayal kırıklığı
yarattı bende. Açılım ayağına da verilmiş birisi. Kadın yardımcı ödülü
dışında diğer 3 oyuncu ödülü tam olarak sahiplerini buldu diyebilirim.
Kutsal Bir Gün daha fazla ödül alır diye düşünüyordum. Mavi Dalga'nın en
iyi ilk film ödülü olmak üzere 3 ödül alması çok sevindiriciydi.
Böyleyken böyle, 50. yılına yakışmayan sönüklükte bitti festivalimiz.
Seneye kimin yönetiminde olur bilemiyorum ama umarım bu senekinden daha
görkemli olur.
İnanmazsın ama Gonca yine Antalya'dan bildirdi.
12 Ekim 2013 Cumartesi
10 Ekim 2013 Perşembe
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları - 7
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
7.Gün:
Eveeet koca festivalin sonuna geldik. Son yorumları en sona yazacağım. Bugün yine 3 film izledik. İlk film, Ulusal Yarışma Filmlerinin sonuncusu olan 'Mavi Dalga' idi. Filmde lisede son sınıflarını yaşayan arkadaş grubu ve onların aslında olağan ama farklı olan zamanlarını anlatıyor. Balıkesir'de geçiyor, kızların hepsi de gerçekten lise arkadaşlarıymış, bu bir şekilde geçiyor ve film hakikaten çok sıcaktı. (Yapımcısı akrabamız diye söylemiyorum) Film çok güzeldi, salondan da çok güzel tepki aldı. Başta müzik olmak üzere tüm teknik ödülleri de alır, çekim kalitesi, ses çok başarılıydı. İkinci film tamamen Antalya yapımı olan ve özel gösterimi yapılan 'Her Şey Yolunda' filmiydi. Yani şaka gibi bir şeydi, nasıl tanımlasam bilemiyorum bu filmi Görürseniz kaçın, ama Antalya görüntüleri şahaneydi onun hakkını vereyim. Son film de 'Lal' filmiydi, açıkçası kapanışı şahane yaptık sayesinde. Uzun zamandır izlediğim en güzel Türk filmiydi, mutlaka izleyin. O iki çocuk oyuncuya resmen hasta oldum, çok başarılı olacaklar ilerde.
Evet efenim şaka maka 1 haftadır AKM'deyiz, sonunda yedik festivali. Sıranın önüne atlayan, araya sıkışmaya çalışan ve filmlerde evinde dizi izler gibi yorum yapan teyzelerden birini dövmeden festival bittiği için çok mutluyum. Festivalin 50. yılı olmasına rağmen gerçekten kalitesi çok düşüktü. Bütçe sıkıntısı her yerde görülüyordu, standların açılmaması bizler için çok kötü oldu. Şaka gibi filmler yarıştı. Toplam 16 film izledik. Özel gösterim olanlar kesinlikle Yarışma filmlerinden daha güzeldi. Başta Lal olmak üzere, Arkadaşlar Arasında, Sen Aydınlatırsın Geceyi ve Yarım Kalan Mucize filmlerini bir şekilde izleyin. Kırım filmi Haytarma'yı da mutlaka izleyin, festivalde beni en çok etkileyen filmlerin başında kendisi. Türkan Şoray hala çok güzel kadın. 10 yarışma filminden beni ciddi bir şekilde etkileyen olmadı (gerçi oldu, o basurlu filmi yapanı bulursam döverim). Favorim Kutsal Bir Gün ve Mavi Dalga açıkçası ama Meryem de ödül alacak bence. Cennetten Kovulmak'a ya da Mavi Ring'e politik olarak ödül verebilirler. Artık yarın göreceğiz ne olacak. Velhasıl kelam, 50. Altın Portakal böyle geçti, umarım kimseyi sıkmadım
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
7.Gün:
Eveeet koca festivalin sonuna geldik. Son yorumları en sona yazacağım. Bugün yine 3 film izledik. İlk film, Ulusal Yarışma Filmlerinin sonuncusu olan 'Mavi Dalga' idi. Filmde lisede son sınıflarını yaşayan arkadaş grubu ve onların aslında olağan ama farklı olan zamanlarını anlatıyor. Balıkesir'de geçiyor, kızların hepsi de gerçekten lise arkadaşlarıymış, bu bir şekilde geçiyor ve film hakikaten çok sıcaktı. (Yapımcısı akrabamız diye söylemiyorum) Film çok güzeldi, salondan da çok güzel tepki aldı. Başta müzik olmak üzere tüm teknik ödülleri de alır, çekim kalitesi, ses çok başarılıydı. İkinci film tamamen Antalya yapımı olan ve özel gösterimi yapılan 'Her Şey Yolunda' filmiydi. Yani şaka gibi bir şeydi, nasıl tanımlasam bilemiyorum bu filmi Görürseniz kaçın, ama Antalya görüntüleri şahaneydi onun hakkını vereyim. Son film de 'Lal' filmiydi, açıkçası kapanışı şahane yaptık sayesinde. Uzun zamandır izlediğim en güzel Türk filmiydi, mutlaka izleyin. O iki çocuk oyuncuya resmen hasta oldum, çok başarılı olacaklar ilerde.
Evet efenim şaka maka 1 haftadır AKM'deyiz, sonunda yedik festivali. Sıranın önüne atlayan, araya sıkışmaya çalışan ve filmlerde evinde dizi izler gibi yorum yapan teyzelerden birini dövmeden festival bittiği için çok mutluyum. Festivalin 50. yılı olmasına rağmen gerçekten kalitesi çok düşüktü. Bütçe sıkıntısı her yerde görülüyordu, standların açılmaması bizler için çok kötü oldu. Şaka gibi filmler yarıştı. Toplam 16 film izledik. Özel gösterim olanlar kesinlikle Yarışma filmlerinden daha güzeldi. Başta Lal olmak üzere, Arkadaşlar Arasında, Sen Aydınlatırsın Geceyi ve Yarım Kalan Mucize filmlerini bir şekilde izleyin. Kırım filmi Haytarma'yı da mutlaka izleyin, festivalde beni en çok etkileyen filmlerin başında kendisi. Türkan Şoray hala çok güzel kadın. 10 yarışma filminden beni ciddi bir şekilde etkileyen olmadı (gerçi oldu, o basurlu filmi yapanı bulursam döverim). Favorim Kutsal Bir Gün ve Mavi Dalga açıkçası ama Meryem de ödül alacak bence. Cennetten Kovulmak'a ya da Mavi Ring'e politik olarak ödül verebilirler. Artık yarın göreceğiz ne olacak. Velhasıl kelam, 50. Altın Portakal böyle geçti, umarım kimseyi sıkmadım
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları-6
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
6.Gün:
Bugün yine 3 film izledik ve aslında bu tempo artık bizi yordu, neyse yarın son gün zaten. İlk filmimiz Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Kusursuzlar'dı. Film 2 kızkardeşin bir dolu sırla yaşamaya çalışmalarını ve bir yerden sonra her şeyin patlak vermesiyle ilgili depresif bir film. Aslında konusu biraz değişikti, keşke o kadar sıkıcı yapmasalarmış, izle izle bitmedi. İkinci film, yine Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Kutsal Bir Gün' oldu. Allahım sana şükürler olsun, sonunda güzel bir yarışma filmi izledik! Abi-kardeşin işsiz, amaçsız ve ayyaş hayatlarını anlatan bir günü konu alıyor. Arda Kural da Ali Düşenkalkar da yan karakterlerin hepsi de çok başarılıydı. 2 saat süresi olmasına karşın hiç sıkmadı, yarınki filme kadar favorim budur. Kesin ödülü var. Antalya'da geçtiği için torpil geçmiyorum ama valla bak. (Arda Kural hakikaten kilo almış ama filmde üstsüz gördüğüme dayanarak söylüyorum; göbeği eritince eski haline döner :P ) Son film de özel gösterimde izlediğimiz 'Sen Aydınlatırsın Geceyi' oldu. Nasıl şahaneymiş bu film yahu! Onur Ünlü'nin film kafasını seviyorum. Filmi nasıl anlatsam bilemedim, bir şekilde izleyin. Film biraz farklı olduğu için bir türlü anlam veremeyen teyzeleri izlemek de baya bir komik oldu. 10 yarışma filminin 9'unu izledik. Kutsal Bir Gün ve biraz da Meryem dışında dişe dokunur bir film yok, çok yazık çok.
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
6.Gün:
Bugün yine 3 film izledik ve aslında bu tempo artık bizi yordu, neyse yarın son gün zaten. İlk filmimiz Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Kusursuzlar'dı. Film 2 kızkardeşin bir dolu sırla yaşamaya çalışmalarını ve bir yerden sonra her şeyin patlak vermesiyle ilgili depresif bir film. Aslında konusu biraz değişikti, keşke o kadar sıkıcı yapmasalarmış, izle izle bitmedi. İkinci film, yine Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Kutsal Bir Gün' oldu. Allahım sana şükürler olsun, sonunda güzel bir yarışma filmi izledik! Abi-kardeşin işsiz, amaçsız ve ayyaş hayatlarını anlatan bir günü konu alıyor. Arda Kural da Ali Düşenkalkar da yan karakterlerin hepsi de çok başarılıydı. 2 saat süresi olmasına karşın hiç sıkmadı, yarınki filme kadar favorim budur. Kesin ödülü var. Antalya'da geçtiği için torpil geçmiyorum ama valla bak. (Arda Kural hakikaten kilo almış ama filmde üstsüz gördüğüme dayanarak söylüyorum; göbeği eritince eski haline döner :P ) Son film de özel gösterimde izlediğimiz 'Sen Aydınlatırsın Geceyi' oldu. Nasıl şahaneymiş bu film yahu! Onur Ünlü'nin film kafasını seviyorum. Filmi nasıl anlatsam bilemedim, bir şekilde izleyin. Film biraz farklı olduğu için bir türlü anlam veremeyen teyzeleri izlemek de baya bir komik oldu. 10 yarışma filminin 9'unu izledik. Kutsal Bir Gün ve biraz da Meryem dışında dişe dokunur bir film yok, çok yazık çok.
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
8 Ekim 2013 Salı
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları -5
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
5.Gün:
Bugün yine 3 film izledik. İlkine trafik yüzünden son anda girebildik. 'Yarım Kalan Mucize' filmi Köy Enstitülerini anlatıyordu, çok güzeldi, bayıldım. Keşke yarışsaydı eminim ödülü olurdu. Onun bahanesiyle İsmail Hakkı Tonguç'u, Mualla Eyüboğlu'nu, Ruhi Su'yu burdan saygıyla anıyorum. Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Uzun Yol'u izledik sonra. Konusu çok iyiydi ama o kadar uzatmışlar ki sıkıldık. Kumar, evlilik, uzun yol, erkeklerin evlilik kafasını anlatıyordu. Erkek oyuncu ödül alabilir, karakteri süper canlandırmıştı. Bu arada araya detay vereceğim; az ünlü oyuncuların protokolde yer kapma sevdası çok komik, onların yüzünden galaları yapılan filmlerin ekipleri kenarda köşede oturmak zorunda kalıyor. Üçüncü filmimiz yine Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Mavi Ring'i izledik. Bu filmin de çoğu Kürtçeydi. Neyse, konu bilindik, evet işkenceye karşıyız evet. Film gerçekten başarısızdı, olmamıştı. Beni rahatsız eden; film bitip jenerik akmaya başladığı anda balkondaki kalabalık bir grubun Kürtçe slogan atmaya başlamasıydı, kargaşa yaşandı. Aşağıdan bir grup film bitince alkışladı ama sloganları duyunca çıktı. Böyle saçma anlar yaşandı. Filmden çıkarken, durakta beklerken hatta otobüste herkes çok sinirliydi, herkes şikayetçiydi. Ben de çok sinirliyim. Bazı şeyleri göstermek için, açılım için, politika için bu kadar başarısız filmleri Altın Portakalımızda yarıştırdıklarına inanamıyorum! 50. yıl yahu! Bari biraz saygınız olsaymış. Bugün yarışma filmerinden 7'sini tamamladık. Hiçbiri iyi değil, hepsi sıkıcılık konusunda yarışıyorlar maşallah. Zaten film festivalinden ziyade Kürtçe dili giriş dersleri oldu. Bari filmleri iyi olsaydı!
Gonca, bak yine sinirli, Antalya'dan bildirdi.
5.Gün:
Bugün yine 3 film izledik. İlkine trafik yüzünden son anda girebildik. 'Yarım Kalan Mucize' filmi Köy Enstitülerini anlatıyordu, çok güzeldi, bayıldım. Keşke yarışsaydı eminim ödülü olurdu. Onun bahanesiyle İsmail Hakkı Tonguç'u, Mualla Eyüboğlu'nu, Ruhi Su'yu burdan saygıyla anıyorum. Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Uzun Yol'u izledik sonra. Konusu çok iyiydi ama o kadar uzatmışlar ki sıkıldık. Kumar, evlilik, uzun yol, erkeklerin evlilik kafasını anlatıyordu. Erkek oyuncu ödül alabilir, karakteri süper canlandırmıştı. Bu arada araya detay vereceğim; az ünlü oyuncuların protokolde yer kapma sevdası çok komik, onların yüzünden galaları yapılan filmlerin ekipleri kenarda köşede oturmak zorunda kalıyor. Üçüncü filmimiz yine Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Mavi Ring'i izledik. Bu filmin de çoğu Kürtçeydi. Neyse, konu bilindik, evet işkenceye karşıyız evet. Film gerçekten başarısızdı, olmamıştı. Beni rahatsız eden; film bitip jenerik akmaya başladığı anda balkondaki kalabalık bir grubun Kürtçe slogan atmaya başlamasıydı, kargaşa yaşandı. Aşağıdan bir grup film bitince alkışladı ama sloganları duyunca çıktı. Böyle saçma anlar yaşandı. Filmden çıkarken, durakta beklerken hatta otobüste herkes çok sinirliydi, herkes şikayetçiydi. Ben de çok sinirliyim. Bazı şeyleri göstermek için, açılım için, politika için bu kadar başarısız filmleri Altın Portakalımızda yarıştırdıklarına inanamıyorum! 50. yıl yahu! Bari biraz saygınız olsaymış. Bugün yarışma filmerinden 7'sini tamamladık. Hiçbiri iyi değil, hepsi sıkıcılık konusunda yarışıyorlar maşallah. Zaten film festivalinden ziyade Kürtçe dili giriş dersleri oldu. Bari filmleri iyi olsaydı!
Gonca, bak yine sinirli, Antalya'dan bildirdi.
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları-4
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
4.Gün:
Bugün 3 film izledik. İlk filmimiz Ulusal Özel Gösteriminde asıl adı 'Rakı Masası' olan ancak çıkan yasa nedeniyle 'Arkadaşlar Arasında' olarak değiştirilen filmdi. Çok beğendim, 4 erkek oyuncu da başarılıydı. Sıla sürprizi de çok bombaydı. Filmde canınız rakı istemezse, hele öyle bir ortamda ben de Gonca değilim. Salondan bol alkış aldı, keşke yarışsaydı. İkinci filmimiz Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Cennetten Kovulmak' idi. Film hikaye kurgusu olarak çok kopuktu, çok şey anlatmaya çabalamış ama olmamıştı. Konu olarak da ben bu tür filmleri sevmiyorum ama mutlaka politik olarak ödül verilecektir kendisine. Filmi aşırı hümanist teyzeler dışında alkışlayan olmadı. Son filmimizin Allah belasını versin diyerek başlıyorum; 'Kısa Film' isimli film beni hayattan soğuttu. Tamamen politik nedenlerle, sırf Kürtçe film olsun maksadıyla yarışmaya dahil eden Altın Portakal ön jürisini lanetliyorum! Tam 1 saat boyunca adamın basurunu izledik arkadaşlar! İnanabiliyor musunuz! Filmin konusu adamın hemoroidi. Şaka gibi. %75'i Kürtçe olan filmde, Türkçe olan yerleri de anlayamadığımız için İngilizce altyazıdan takip ettik. Ama film basur hakkında yani, görüntü, ses, oyunculuk, senaryo falan hak getire! Filmin ilk tuvalet sahnesinden itibaren insanlar çıkmaya başladı, en son salonun az bir kısmı kaldı, biz ne yazık ki salonun ortasında olduğumuz için kaçamadık. Kaçamadıkça ve adamın basurunu izledikçe sinir bastı. Basuru anlatan bir filmi 68 filmin arasından ilk 10'a seçmek Altın Portakal'a yakışmadı.
Gonca, çok sinirli bir halde, Antalya'dan bildirdi.
4.Gün:
Bugün 3 film izledik. İlk filmimiz Ulusal Özel Gösteriminde asıl adı 'Rakı Masası' olan ancak çıkan yasa nedeniyle 'Arkadaşlar Arasında' olarak değiştirilen filmdi. Çok beğendim, 4 erkek oyuncu da başarılıydı. Sıla sürprizi de çok bombaydı. Filmde canınız rakı istemezse, hele öyle bir ortamda ben de Gonca değilim. Salondan bol alkış aldı, keşke yarışsaydı. İkinci filmimiz Ulusal Yarışma Filmlerinden 'Cennetten Kovulmak' idi. Film hikaye kurgusu olarak çok kopuktu, çok şey anlatmaya çabalamış ama olmamıştı. Konu olarak da ben bu tür filmleri sevmiyorum ama mutlaka politik olarak ödül verilecektir kendisine. Filmi aşırı hümanist teyzeler dışında alkışlayan olmadı. Son filmimizin Allah belasını versin diyerek başlıyorum; 'Kısa Film' isimli film beni hayattan soğuttu. Tamamen politik nedenlerle, sırf Kürtçe film olsun maksadıyla yarışmaya dahil eden Altın Portakal ön jürisini lanetliyorum! Tam 1 saat boyunca adamın basurunu izledik arkadaşlar! İnanabiliyor musunuz! Filmin konusu adamın hemoroidi. Şaka gibi. %75'i Kürtçe olan filmde, Türkçe olan yerleri de anlayamadığımız için İngilizce altyazıdan takip ettik. Ama film basur hakkında yani, görüntü, ses, oyunculuk, senaryo falan hak getire! Filmin ilk tuvalet sahnesinden itibaren insanlar çıkmaya başladı, en son salonun az bir kısmı kaldı, biz ne yazık ki salonun ortasında olduğumuz için kaçamadık. Kaçamadıkça ve adamın basurunu izledikçe sinir bastı. Basuru anlatan bir filmi 68 filmin arasından ilk 10'a seçmek Altın Portakal'a yakışmadı.
Gonca, çok sinirli bir halde, Antalya'dan bildirdi.
6 Ekim 2013 Pazar
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları -3
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
3.Gün:
Bugün Atalay Taşdiken'in yönettiği 'Meryem' filminin galasıyla Ulusal Yarışma Filmlerine devam ettik. Filme katılım çok yüksekti, merakla bekliyordu insanlar. Meryem'i canlandıran Zeynep Çamcı çok başarılıydı. Çok fazla rolü olmasa da İsmail Hacıoğlu da öyle. (Bu arada İsmail Hacıoğlu'nun olduğu yerde Vildan Atasever de oluyor tabii, bu filmde de vardı 1-2 dakika kadar.) Hikaye gerçek, belki bilindik ama sonu iyi bağlamışlar. Görüntüler muhteşem. Hepimiz o Meryem'in eşine küfrettik. Meryem'e dili dönmeyen köylülerin Meyrem demeleri olayı çok güzel bir detaydı. Salon da olumlu tepki verdi. Ben de en az 2 ödülü var diyorum. Bugün bir de kortej günüydü, biz AKM önündeki başlangıcına katıldık. En önde Mustafa Akaydın ve Nebahat Çehre vardı - kadın ohalar derecesinde güzel-, arkasında Ediz Hun -onun da maşallahlık bir yakışıklılığı var hala-, Eşref Kolçak, Gülsen Tuncer, Sümer Tilmaç, Oya Aydoğan, Erkan Can, Tecavüzcü Coşkun, Ahu Tuğba ve daha birçok sanatçı da kortejdeydi.
Bu arada belirtmem lazım; Ulusal jüri başkanı Türkan Şoray salona her girdiğinde coşkulu alkışlarla karşılanıyor ve o da bize öpücüklerini yolluyor. Yerim seni Türkan reyiz!
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
3.Gün:
Bugün Atalay Taşdiken'in yönettiği 'Meryem' filminin galasıyla Ulusal Yarışma Filmlerine devam ettik. Filme katılım çok yüksekti, merakla bekliyordu insanlar. Meryem'i canlandıran Zeynep Çamcı çok başarılıydı. Çok fazla rolü olmasa da İsmail Hacıoğlu da öyle. (Bu arada İsmail Hacıoğlu'nun olduğu yerde Vildan Atasever de oluyor tabii, bu filmde de vardı 1-2 dakika kadar.) Hikaye gerçek, belki bilindik ama sonu iyi bağlamışlar. Görüntüler muhteşem. Hepimiz o Meryem'in eşine küfrettik. Meryem'e dili dönmeyen köylülerin Meyrem demeleri olayı çok güzel bir detaydı. Salon da olumlu tepki verdi. Ben de en az 2 ödülü var diyorum. Bugün bir de kortej günüydü, biz AKM önündeki başlangıcına katıldık. En önde Mustafa Akaydın ve Nebahat Çehre vardı - kadın ohalar derecesinde güzel-, arkasında Ediz Hun -onun da maşallahlık bir yakışıklılığı var hala-, Eşref Kolçak, Gülsen Tuncer, Sümer Tilmaç, Oya Aydoğan, Erkan Can, Tecavüzcü Coşkun, Ahu Tuğba ve daha birçok sanatçı da kortejdeydi.
Bu arada belirtmem lazım; Ulusal jüri başkanı Türkan Şoray salona her girdiğinde coşkulu alkışlarla karşılanıyor ve o da bize öpücüklerini yolluyor. Yerim seni Türkan reyiz!
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları-2
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
2.Gün:
Bugün Ulusal Yarışma Filmleri galaları başladı. Biz de bu kapsamda 2 film izledik. İlki Maryna Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er'in yönettiği 'Sev Beni' filmiydi. 'Kiev'de olan Kiev'de kalır' mantığı içeren film, bol karlı Kiev'iyle bu sıcak Antalya gününde açıkcası çok iyi geldi. Film güzeldi, en azından gerçekçi bir sonla bitti. İkinci film için ise diyeceklerim çok! Alpgiray M. Uğurlu'nun Uvertür filminden kelimenin tam anlamıyla nefret ettim! Ses inanılmaz kötüydü, görüntü rezaletti. Sırf festivalde yarışsın diye film çekmekten vazgeçin Allah aşkına ya. Adamın gözüne, kulağına girmek, Nokia 3310'la çekilmişcesine sahneler nedir yahu! Filmde bir de sonuca hiç bağlanmayan mektup olayı var, ne akla hizmet öyle bir şey çıktı, gösterildi belli değil. Filmde salonun bir kısmı uyudu, bir kısmı sinirden gülme krizine girdi ve tabii ki bittiği zaman salondan alkış alamadı. Yapmayın gözünüzü seveyim ya bak gene sinirlendim! Neyse bu arada, Türkan Şoray inanılmaz güzel ya, maşallah!
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
2.Gün:
Bugün Ulusal Yarışma Filmleri galaları başladı. Biz de bu kapsamda 2 film izledik. İlki Maryna Er Gorbach ve Mehmet Bahadır Er'in yönettiği 'Sev Beni' filmiydi. 'Kiev'de olan Kiev'de kalır' mantığı içeren film, bol karlı Kiev'iyle bu sıcak Antalya gününde açıkcası çok iyi geldi. Film güzeldi, en azından gerçekçi bir sonla bitti. İkinci film için ise diyeceklerim çok! Alpgiray M. Uğurlu'nun Uvertür filminden kelimenin tam anlamıyla nefret ettim! Ses inanılmaz kötüydü, görüntü rezaletti. Sırf festivalde yarışsın diye film çekmekten vazgeçin Allah aşkına ya. Adamın gözüne, kulağına girmek, Nokia 3310'la çekilmişcesine sahneler nedir yahu! Filmde bir de sonuca hiç bağlanmayan mektup olayı var, ne akla hizmet öyle bir şey çıktı, gösterildi belli değil. Filmde salonun bir kısmı uyudu, bir kısmı sinirden gülme krizine girdi ve tabii ki bittiği zaman salondan alkış alamadı. Yapmayın gözünüzü seveyim ya bak gene sinirlendim! Neyse bu arada, Türkan Şoray inanılmaz güzel ya, maşallah!
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
4 Ekim 2013 Cuma
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları-1
50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Notları
1. Gün:
Bugün Coen Kardeşlerin 'Sen Şarkılarını Söyle' filmine girecekken, film kopyasının bozuk çıkmasıyla Kırım filmi olan 'Haytarma' filmini izledik. Hiç ummadığımız kadar başarılı ve güzel bir filmdi. Kırım Tatar halkının İkinci Dünya Savaşı'ndaki başarılarının ardından, Stalin yüzünden sürgün edilmelerini çok gerçekçi bir şekilde yansıtmışlar. Yarışma bölümüne alınmadıkları için kırgındılar ama gösterim yapmış olmaları da onları mutlu etti. Bu arada Haytarma, Kırım'ın halk dans dansı ve hayatın sonsuz hareket sembolü demek.
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
1. Gün:
Bugün Coen Kardeşlerin 'Sen Şarkılarını Söyle' filmine girecekken, film kopyasının bozuk çıkmasıyla Kırım filmi olan 'Haytarma' filmini izledik. Hiç ummadığımız kadar başarılı ve güzel bir filmdi. Kırım Tatar halkının İkinci Dünya Savaşı'ndaki başarılarının ardından, Stalin yüzünden sürgün edilmelerini çok gerçekçi bir şekilde yansıtmışlar. Yarışma bölümüne alınmadıkları için kırgındılar ama gösterim yapmış olmaları da onları mutlu etti. Bu arada Haytarma, Kırım'ın halk dans dansı ve hayatın sonsuz hareket sembolü demek.
Gonca, Antalya'dan bildirdi.
12 Ağustos 2013 Pazartesi
Neee Evleniyor muyum? Vol.2
Selam. Twitter'da #nişaniscoming diye diye gün sayıyorum. Araya Bayram girdiği için 4-5 gündür bir şey yapmadık ama sürekli plan konuşup duruyoruz. 'Kimler gelecek?' 'Ne ikram etsek?' 'Pasta nasıl olsun?' 'Onları şurda yatıralım, biz burda yatarız.' diye diye kaç tane kağıt eskittim.
SON 6 GÜN!
Taa en başından beri yapmayı planladığım 2 atıştırmalık var, gerisini zaten Annemle halledeceğiz. Biri küçük süslü muffinler, öteki de isimlerimizin yazdığı kurabiyeler. Şeker hamuru denemeleri falan yapıyorum, ama o iş tamamdır. İkisini de birkaç gün önceden yapacağım zaten, paylaşırım buradan da.
Öteki planım da hediyelik keselerini kendim yapmamdı. Her malzeme tamam ama hala aktara vb. gidip lavanta almadık.
Bugün bir ton iş yapmayı planlarken, resmen Annemle biraz üşendik, öğleden sonra küpe arayışına çıkıp küpe dışında bir sürü şey aldık. Yarına hayırlısı artık.
Bu arada Watsons'tan Köpüklü Ayak Masajı Aleti aldık -kaç zamandır gözüm vardı- ve sanırım kendisine aşık oldum. Uygun vakitte almanızı bile öneririm.
Yarına çok iş var.
Sevgiler.
SON 6 GÜN!
Taa en başından beri yapmayı planladığım 2 atıştırmalık var, gerisini zaten Annemle halledeceğiz. Biri küçük süslü muffinler, öteki de isimlerimizin yazdığı kurabiyeler. Şeker hamuru denemeleri falan yapıyorum, ama o iş tamamdır. İkisini de birkaç gün önceden yapacağım zaten, paylaşırım buradan da.
Öteki planım da hediyelik keselerini kendim yapmamdı. Her malzeme tamam ama hala aktara vb. gidip lavanta almadık.
Bugün bir ton iş yapmayı planlarken, resmen Annemle biraz üşendik, öğleden sonra küpe arayışına çıkıp küpe dışında bir sürü şey aldık. Yarına hayırlısı artık.
Bu arada Watsons'tan Köpüklü Ayak Masajı Aleti aldık -kaç zamandır gözüm vardı- ve sanırım kendisine aşık oldum. Uygun vakitte almanızı bile öneririm.
Yarına çok iş var.
Sevgiler.
10 Ağustos 2013 Cumartesi
Neee Evleniyor muyum? vol.1
Selam.
19 Temmuz'da sevgilimle evlenme kararı aldık, daha doğrusu o teklif etti, ben evet dedim ve olayları ciddiye bindirmeye başladık.
Neyse efenim. Tabii yaz bir yandan, Ramazan bir yandan nasıl uygun bir tarih ayarlayalım diye düşünürken, sevgilimin iznine göre de nişan için en uygun zamanın 18 Ağustos olduğunda karar kıldık.
Olayları abartmadan istemeydi, yüzük takmaydı, nişandı hepsini aynı anda yapmak istedik.
Ben açıkçası çoğu geleneğimizin artık eskilerde kalması gerektiğine inanan biri olarak bohçaymış, yok bilmem neymiş -hatta bunun düşüncesini bile- ortadan kaldırdım. Mis oldu.
Buraya kadar girizgahtı. Amacım neler yaptığımızı anlatmak, belki azcık yol göstermek olsun. Evlilik olayı ciddi tamam ama çok da aşırı ciddileştirmeyin lütfen gençler. Ne kendinizi ne de ailelerinizi germeyin, gerek yok.
SON 8 GÜN!
Neler Yaptık?
Sevgiler.
Gonca
19 Temmuz'da sevgilimle evlenme kararı aldık, daha doğrusu o teklif etti, ben evet dedim ve olayları ciddiye bindirmeye başladık.
Neyse efenim. Tabii yaz bir yandan, Ramazan bir yandan nasıl uygun bir tarih ayarlayalım diye düşünürken, sevgilimin iznine göre de nişan için en uygun zamanın 18 Ağustos olduğunda karar kıldık.
Olayları abartmadan istemeydi, yüzük takmaydı, nişandı hepsini aynı anda yapmak istedik.
Ben açıkçası çoğu geleneğimizin artık eskilerde kalması gerektiğine inanan biri olarak bohçaymış, yok bilmem neymiş -hatta bunun düşüncesini bile- ortadan kaldırdım. Mis oldu.
Buraya kadar girizgahtı. Amacım neler yaptığımızı anlatmak, belki azcık yol göstermek olsun. Evlilik olayı ciddi tamam ama çok da aşırı ciddileştirmeyin lütfen gençler. Ne kendinizi ne de ailelerinizi germeyin, gerek yok.
SON 8 GÜN!
Neler Yaptık?
- Alyans Meselesi: Eskişehir'de gezinirken Espark'taki Altınbaş ve Atasay'a alyans soralım dedik, bakalım piyasa neymiş. Bu arada ikimiz de sade alyans istiyoruz, taşsız, işlemesiz falan. Neyse iki taraftan da bin liraları duyunca moralimiz bozuldu tabii. Yine Eskişehir'deki Neo Plus'a gittiğimizde Altınbaş'a gidip orada sorduk, iki yüzüğü 600 lira civarında söylediler. İkimizin de annesi yanımızdaydı ama almayalım şimdi dedik, çıktık. 1 hafta sonra Neo'daki Altınbaş'a gidince fiyatı iki kat fazla söylediler ve daha beter moral bozukluğuyla çıktık gittik. Sonra baktık bu iş olacak gibi değil, kuyumcular çarşısına gittik sevgilimin annesiyle. Orda hem daha uygun, hem marka, hem de tam bizim istediğimiz gibi alyanslarımızı aldık.
- Demek ki neymiş; alyans alırken şehrinizdeki kuyumcular çarşısı gibi olan yerleri tercih edin.
- Yer ve Davetli Meselesi: Olayı abartmak istemediğimizi söylemiştim; o yüzden isteme+nişan etkinliğini Bizim evin salonundan daha geniş olması nedeniyle Anneannemin evinde yapmaya karar verdik. Minimumda tutmaya çalıştıkça, anneanne etkisiyle artan bir davetli sayımız var, işin sonu nereye varacak şu an bilemiyorum :)
- İkram Meselesi: Son çıkardığımız sayı tam kesin olmamakla beraber 30'uu geçtiği için evde yemek vermeyelim de açık büfe ikramlar yapalım diye karar verdik Annemle. Börek, poğaça, zeytinyağlılar, muffinler, kurabiyeler falan filan hazırlayacağız. Pastayı da özel olarak yaptıracağız. (Yemek vermeme nedenimiz de şu çok kalabalık olunacağı için bir kısım masada, ötekiler koltukta, çok saçma bir ortam oluyor diye.)
- Elbise Meselesi: Sanırım en yorucu durum buydu benim adıma. Antalya'nın sıcağında elbise giy çıkar baya sıkıcı bir durum zira. Klima sebebiyle AVM'leri dolaştık tabii ki. 4 günün sonunda bir elbisede karar kıldık. Daha önce aldığımız bir ayakkabı da uygun olduğu için ayakkabı peşinde koşmadık, iyi oldu. Sadece küpelerim yok, onu da hallederiz.
- Tavsiye olaraktan; önce nişanı yapacağınız yere göre kıyafet düşünün. Nişanda elbise işini abartmayıp, hem fiyat olarak hem de tarz olarak uygun bir elbise almak en mantıklısı. Ayakkabının da her halükarda rahat topuklulardan olması önemli tabii.
- Lavanta Kesesi, Hatıra Meselesi: Nişanda bir şey yapayım, hatıra olsun herkese verelim diye düşünüyordum ki lavanta kesesi yapıldığını hatırladık Annemle. İlk aklımıza geldiğinden beri de kendim yapmak istiyordum bunu. Sonuç olarak Antalya'da aradık bulduk bu tür malzemeler satan bir boncukçu ve malzemeleri aldım. Daha yapmaya başlamadım ama, haftaya başlıyorum, çok heyecanlı!
Sevgiler.
Gonca
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)