Her 29 Ekim'de, 23 Nisan'da ortalık şekilci insanla dolar siz de farkındasınızdır. Bu insanlar bir gün önceden özellikle Facebook'ta profil fotoğraflarını Türk Bayrağı veya Atatürk fotoğrafına çevirirler, akşam olduğunda da normal fotoğraflarına geri dönerler. Tamam yap, hadi artık bir şey diyemem. Ama bu yaptığının ötesine geçmezsen, tüm her şeyin oraya bayrak koyunca biteceğini sanıyorsan dostum, acayip yanılıyorsun.
Az önce bir arkadaşım "Biz koymazsak, Tvler yayınlamazsa, Atatürk anılmaz ki" gibi dünyanın en saçma cümlesini kurdu. Ulan sen böyle hatırlıyorsan hatırlama, anma daha iyi.
Neyse sinirlenmiyorum.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
29 Ekim 2010 Cuma
19 Ekim 2010 Salı
47. Altın Portakal Film Festivali Notları
(Gün gün yazılmış notlardır.)
*Filmlerde yer bulmak çok zor ancak 2-3 saat önceden bulunursa bulunuyor.
*İlk gün 'Aslı Gibidir' filmine gittik, altyazı sorunu müthişti. İngilizce olan yerleri hadi anladık da Fransızcam yok üzgünüm.
*Cam Piramit-AKM ve Migros kavşağında trafik akşamları felç halinde. Hükümet bu festivalin arkasında olmadığı için de trafiği bazı yerlerde zabıtalar çözüyor.
*Festival çarşısı olmuş taş, boncuk çarşısı. Dört tane de Güney Afrika standı var.
*AKM ve Cam Piramit önündeki heykeller ve kırmızı halı çok güzel düşünülmüş.
*Jüri üyeleri ve konuklar Ramada Plaza'da ve Hillside Su'da kalıyor. Ağır toplar da Dedeman'da sanırım.
*Semih Kaplanoğlu'na saygım var fakat bilumum 2 aydır bilinen bir şeyi, Altın Koza'dan ödül alıp Altın Portakal'da yarışamayacağını öğrenince protesto etmesi gerçekten çok saçmaydı. Annemin yorumuyla 'güzel reklamını yaptı.'
*Kültür Bakanımız Günay birkaç ay önce geldiği zaman ağzını açmadığı Kusturica'yı Antalya çağırınca protesto etti. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin hükümetimiz tarafından sevilmediğini biliyor musunuz bilmiyorum. Kusturica da jüri üyeliğinden çekilip ülkesine geri döndü.
*Ömer Kavur'un 1979 yapımı 'Yusuf ile Kenan'ına gittik, Cem Davran küçücüktü.
*Atilla Dorsay'ın aslında çok kötü çektiği fotoğraflarıyla yaptığı 'Yeşilçam Bugün' sergisinin açılışına gittik. Eşref Kolçak çok süper bir adam, fotoğraf çekilirken birbirimize karşılıklı süper dedik. Yılmaz Köksal'ın üzerindeki gömlekten bende de vardı, bunu söyledim. 'Evet deli gömleği' bu dedi. Bulut Aras çok yakışıklı adam, nerdeyse hiç yaşlanmamış.
*Gala Yemeği adı altında Ramada Plaza'da yapılan kokteyle gittik. Aç kaldık. Üniversite hocaları ve CHPliler vardı genellikle. Ardından da Erol Albayrak defilesi vardı. Tuğçe Kazaz ve Çağla Şikel gerçekten çok güzellerdi.
*Tüm after partyler Ramada Plaza'da yapıldı, içkiler beleşti:P
*Onur Ödülleri Töreni de komikti, salon boştu. Doktorum programındaki kadın sunuculuk yaptı, çok heyecanlıydı. Serkan Çağrı ve Rumeli Band resmen döktürdü. Antalya Senfoni Orkestrası çok başarılı. Yeşilçam şarkıcısı Belkıs Özener sanırım oğlunu piyasaya sunacak zira çoğu şarkıyı ona söyletti. Serkan Çağrı da çok mütevazı bir adam ve de çok yetenekli.
*Tüm sanatçılar Akaydın'ını yıkadı yağladı sahneden. Günay'a da edilmeyen laf kalmadı.
*Çoğunluk filmine gittik. Tam bir apaçi biyografisiydi. 'Selaaaam Bartu beeeeğn.' en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. Film güzeldi ama ben hala Gölgeler ve Suretler'in hakkının yendiğini düşünüyorum.
*Aynı günün akşamı canım Derviş Zaim'in Gölgeler ve Suretler'ine gittik, film çok güzeldi. Derviş Zaim'in olgunluk eseri gibiydi. Buğra Gülsoy'a aşık olmam da bu ana denk gelir. Gala filmlerinde salona oyuncular da geliyor ve kendisini görmemle konuşmamın saçmalamaya başlaması aynı ana denk geliyor:D
*Ödül Töreni'ne gelince o gün sağanak yağmur vardı. Tören Cam Piramit'teydi ve ne yazık ki konukların hepsi ıslandı içerde. Gerisini televizyondan izleyenler olmuştur zaten. Sunucular Ebru Akel ve Engin Altan Düzyatan'dı, ikisi de birbirinden beterdi. Ödül alanlar verenler neredeyse kimse yoktu, bunu öğrenmek zor bir iş değil, organizasyon çok çok kötüydü. Hüsnü Şenlendirici'de pek numara yok, hele Serkan Çağrı'yı gördükten sonra insan hiç beğenmiyor. Özcan Deniz baya zayıf adammış, senfoniyle de güzel bir uyumla şarkılarını söyledi.
*Kapanış after party'ye girdik, herkesler oradaydı. İlker İnanoğlu 1965 doğumlu olduğuna inanılamayacak şekilde taş bir adam, anca bende 5-6 yaş büyük görünüyor sadece. Buğra Gülsoy'a hislerimi zaten bilen biliyor:P Engin Altan Düzyatan yakından o kadar yakışıklı değil fakat o nasıl sestir yarabbim! Kadir İnanır'ı tek seven benmişim tanıdıklarımdan onu öğrendim bir de:) Haa bir de Coşkun Göğen aka. Tecavüzcü Coşkun kankam olur.
Neler öğrendim:
*Seneye tam randımanlı olarak filmleri seyretmek için AKM'ye kamp kuracağım, yemeden içmeden.
*After Party'lere giriş zor değil, hepsine gideceğim.
*Söyleşilere katılmak önemli.
*Sanatçıların çoğu çok mütevazı, tanımak, konuşmak güzeldi.
Hmm seneye hazırım ben.
*Filmlerde yer bulmak çok zor ancak 2-3 saat önceden bulunursa bulunuyor.
*İlk gün 'Aslı Gibidir' filmine gittik, altyazı sorunu müthişti. İngilizce olan yerleri hadi anladık da Fransızcam yok üzgünüm.
*Cam Piramit-AKM ve Migros kavşağında trafik akşamları felç halinde. Hükümet bu festivalin arkasında olmadığı için de trafiği bazı yerlerde zabıtalar çözüyor.
*Festival çarşısı olmuş taş, boncuk çarşısı. Dört tane de Güney Afrika standı var.
*AKM ve Cam Piramit önündeki heykeller ve kırmızı halı çok güzel düşünülmüş.
*Jüri üyeleri ve konuklar Ramada Plaza'da ve Hillside Su'da kalıyor. Ağır toplar da Dedeman'da sanırım.
*Semih Kaplanoğlu'na saygım var fakat bilumum 2 aydır bilinen bir şeyi, Altın Koza'dan ödül alıp Altın Portakal'da yarışamayacağını öğrenince protesto etmesi gerçekten çok saçmaydı. Annemin yorumuyla 'güzel reklamını yaptı.'
*Kültür Bakanımız Günay birkaç ay önce geldiği zaman ağzını açmadığı Kusturica'yı Antalya çağırınca protesto etti. Antalya Büyükşehir Belediyesi'nin hükümetimiz tarafından sevilmediğini biliyor musunuz bilmiyorum. Kusturica da jüri üyeliğinden çekilip ülkesine geri döndü.
*Ömer Kavur'un 1979 yapımı 'Yusuf ile Kenan'ına gittik, Cem Davran küçücüktü.
*Atilla Dorsay'ın aslında çok kötü çektiği fotoğraflarıyla yaptığı 'Yeşilçam Bugün' sergisinin açılışına gittik. Eşref Kolçak çok süper bir adam, fotoğraf çekilirken birbirimize karşılıklı süper dedik. Yılmaz Köksal'ın üzerindeki gömlekten bende de vardı, bunu söyledim. 'Evet deli gömleği' bu dedi. Bulut Aras çok yakışıklı adam, nerdeyse hiç yaşlanmamış.
*Gala Yemeği adı altında Ramada Plaza'da yapılan kokteyle gittik. Aç kaldık. Üniversite hocaları ve CHPliler vardı genellikle. Ardından da Erol Albayrak defilesi vardı. Tuğçe Kazaz ve Çağla Şikel gerçekten çok güzellerdi.
*Tüm after partyler Ramada Plaza'da yapıldı, içkiler beleşti:P
*Onur Ödülleri Töreni de komikti, salon boştu. Doktorum programındaki kadın sunuculuk yaptı, çok heyecanlıydı. Serkan Çağrı ve Rumeli Band resmen döktürdü. Antalya Senfoni Orkestrası çok başarılı. Yeşilçam şarkıcısı Belkıs Özener sanırım oğlunu piyasaya sunacak zira çoğu şarkıyı ona söyletti. Serkan Çağrı da çok mütevazı bir adam ve de çok yetenekli.
*Tüm sanatçılar Akaydın'ını yıkadı yağladı sahneden. Günay'a da edilmeyen laf kalmadı.
*Çoğunluk filmine gittik. Tam bir apaçi biyografisiydi. 'Selaaaam Bartu beeeeğn.' en iyi erkek oyuncu ödülünü aldı. Film güzeldi ama ben hala Gölgeler ve Suretler'in hakkının yendiğini düşünüyorum.
*Aynı günün akşamı canım Derviş Zaim'in Gölgeler ve Suretler'ine gittik, film çok güzeldi. Derviş Zaim'in olgunluk eseri gibiydi. Buğra Gülsoy'a aşık olmam da bu ana denk gelir. Gala filmlerinde salona oyuncular da geliyor ve kendisini görmemle konuşmamın saçmalamaya başlaması aynı ana denk geliyor:D
*Ödül Töreni'ne gelince o gün sağanak yağmur vardı. Tören Cam Piramit'teydi ve ne yazık ki konukların hepsi ıslandı içerde. Gerisini televizyondan izleyenler olmuştur zaten. Sunucular Ebru Akel ve Engin Altan Düzyatan'dı, ikisi de birbirinden beterdi. Ödül alanlar verenler neredeyse kimse yoktu, bunu öğrenmek zor bir iş değil, organizasyon çok çok kötüydü. Hüsnü Şenlendirici'de pek numara yok, hele Serkan Çağrı'yı gördükten sonra insan hiç beğenmiyor. Özcan Deniz baya zayıf adammış, senfoniyle de güzel bir uyumla şarkılarını söyledi.
*Kapanış after party'ye girdik, herkesler oradaydı. İlker İnanoğlu 1965 doğumlu olduğuna inanılamayacak şekilde taş bir adam, anca bende 5-6 yaş büyük görünüyor sadece. Buğra Gülsoy'a hislerimi zaten bilen biliyor:P Engin Altan Düzyatan yakından o kadar yakışıklı değil fakat o nasıl sestir yarabbim! Kadir İnanır'ı tek seven benmişim tanıdıklarımdan onu öğrendim bir de:) Haa bir de Coşkun Göğen aka. Tecavüzcü Coşkun kankam olur.
Neler öğrendim:
*Seneye tam randımanlı olarak filmleri seyretmek için AKM'ye kamp kuracağım, yemeden içmeden.
*After Party'lere giriş zor değil, hepsine gideceğim.
*Söyleşilere katılmak önemli.
*Sanatçıların çoğu çok mütevazı, tanımak, konuşmak güzeldi.
Hmm seneye hazırım ben.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)